5520 sayılı Kanun uyarınca yapılan tür değişikliklerinde, münfesih hale gelen kurumun tüm hak ve yükümlülükleri yeni kuruma intikal ettiğinden, tür değişikliği nedeniyle infisah eden ve ticaret sicilinden silinerek mükellefiyet kayıtları kapatılan kurumlar adına dönüşülen kurumlar tarafından matrah artırımında bulunulması ve Kanunun öngördüğü imkanlardan yararlanılması mümkündür.
Dolayısıyla, limited şirketin faaliyette bulunduğu dönemler için limited şirket adına anonim şirket tarafından matrah artırımında bulunulabilecektir.
Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan bir şirket adına, matrah artırımında bulunmak üzere bildirim veya beyanda bulunulması mümkün olmamakla birlikte tasfiye öncesi dönemler için, kanuni temsilciler hep birlikte; tasfiye dönemleri için, tasfiye memuru veya birden fazla tasfiye memuru varsa tüm tasfiye memurları birlikte (tasfiye edilerek ticaret sicilinden silinmiş olan kurumların kanuni temsilcisi veya tasfiye memuru olduklarına dair bilgileri de ihtiva eden) bildirim ve beyanlar ile matrah artırımında bulunabilecektir.
Yıllara sari inşaat ve onarım işi yapan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, her bir inşaat itibarıyla işin bittiği yıl esas alınmak suretiyle bu faaliyetleri dolayısıyla 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılları için 6736 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımı hükümlerinden yararlanabileceklerdir.
Öte yandan, önceki yıllarda başlayan, ancak 2016 yılında bitmiş veya halen devam etmekte olan, yıllara sari inşaat ve onarım işleri için gelir vergisi mükelleflerinin Mart 2017, kurumlar vergisi mükelleflerinin Nisan 2017 ve müteakip yıllarda beyanda bulunması gerektiğinden bu işlerine ilişkin olarak 6736 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımı hükümlerinden yararlanma imkanı bulunmamaktadır.
213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” hakkında, 6736 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önce herhangi bir tespit yapılmış olması durumunda, bu kapsama giren mükelleflerin, Kanunun 5 inci maddesi hükmüne göre matrah ve vergi artırımından yararlanmaları mümkün değildir. Bu hükmün uygulanmasında, vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlar ile yapılan tespitler dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, (B) mükellefi hakkında vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor veya bir tespit bulunmaması halinde matrah artırımından yararlanabilecektir.
213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” hakkında, 6736 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önce herhangi bir tespit yapılmış olması durumunda, bu kapsama giren mükelleflerin, Kanunun 5 inci maddesi hükmüne göre matrah ve vergi artırımından yararlanmaları mümkün değildir. Bu hükmün uygulanmasında, vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlar ile yapılan tespitler dikkate alınacaktır.
Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri mümkün bulunmaktadır.
Dolayısıyla geçmiş yıllar karları madde kapsamında yer almamakta olup bu kapsamda düzeltilmesi mümkün değildir.
Ayrıca söz konusu düzeltme işlemlerinin Tebliğde belirtildiği şekilde yapılması gerekmekte olup düzeltme konusu tutarların geçmiş yıllar karlarına mahsup edilmesi de mümkün değildir.
Matrah ve vergi artırımında bulunanların taksitlerini süresinde ödememesi, artırım hükümlerinin ihlali anlamına gelmeyecektir. Ancak, ödenmeyen vergiler, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen oranın bir kat fazlası oranında gecikme zammı ile birlikte takip ve tahsil edilecektir.
Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin artırdıkları gelir/kurumlar vergisi matrahları %20 oranında (şartların sağlanması halinde %15 oranında) vergilendirilir ve üzerinden ayrıca herhangi bir vergi alınmaz.
Buna göre, artırılan gelir veya kurumlar vergisi matrahlarına başkaca bir oran uygulanması suretiyle vergi hesaplanması mümkün olmayıp matrah artırımına konu olan tutarlar üzerinden, indirimli kurumlar vergisi uygulaması dahil olmak üzere herhangi bir istisna veya indirim uygulanması mümkün değildir.
Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin artırdıkları gelir/kurumlar vergisi matrahları %20 oranında (şartların sağlanması halinde %15 oranında) vergilendirilir ve üzerinden ayrıca herhangi bir vergi alınmaz.
Buna göre, artırılan gelir veya kurumlar vergisi matrahlarına başkaca bir oran uygulanması suretiyle vergi hesaplanması mümkün olmayıp matrah artırımına konu olan tutarlar üzerinden, indirimli kurumlar vergisi uygulaması dahil olmak üzere herhangi bir istisna veya indirim uygulanması mümkün değildir.
Mükelleflerce ilgili yıllarda düzeltme beyannamesi verilmiş ve düzeltme işlemlerinin 6736 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihe kadar sonuçlandırılmış olması hali de dahil olmak üzere, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar üzerine Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, matrah artırımına esas ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınacaktır.
Esas itibarıyla böyle bir zorunluluk bulunmamakta olup mükellefler istedikleri vergi türünden matrah ve vergi artırımında bulunabilirler.
Ancak belirlenen bazı hallerde bir vergi türünden matrah veya vergi artırımında bulunulması için diğer bir vergi türünden de artırımda bulunulması şartı aranmaktadır. Örneğin; 2011 ila 2015 yıllarında vermiş oldukları kurumlar vergisi beyannamelerinde kurumlar vergisine tabi matrah beyan eden, matrah beyan etmeyen veya zarar beyan eden mükelleflerin, bu dönemlere ilişkin olarak 193 sayılı Kanunun geçici 61 inci maddesine göre, vergi tevkifatına tabi kazançları ile ilgili olarak vergi artırımı veya matrah beyanında bulunabilmeleri için, kurumlar vergisi matrahlarını da artırmaları zorunludur.
Tasfiyesi devam eden kooperatiflerce 2011 ila 2015 yılları için matrah/vergi artırımında bulunulması mümkündür.
İndirimi kurumlar vergisine tabi tutulan matrah da dahil olmak üzere toplam kurumlar vergisi matrahı esas alınarak, bu matraha ilgili yıl için belirlenen artırım oranı uygulanacaktır. Asgari matrah tutarından az olmamak kaydıyla bu suretle hesaplanan tutarda matrah artırımında bulunulabilecektir.
31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini düzeltebilmeleri mümkündür.
Ancak, sipariş işlemi nedeniyle oluşan tutarların bu hüküm kapsamında düzeltilmesi söz konusu değildir.
Matrah ve vergi artırımı uygulamasında tahakkuk eden vergiye Yİ-ÜFE uygulanması söz konusu değildir.
Kar dağıtımı stopajlarının 6736 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında artırımı söz konusu değildir. Matrah artırımında bulunması mükellefin kar dağıtım stopajı yönünden incelenmesine engel teşkil etmeyecektir.
Sadece bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerinin kasa ve ortaklardan alacaklar hesaplarını düzeltmeleri mümkündür.
KDV artırımına esas hesaplanan KDV’ye ilave edilecek KDV dahil edilmeyecektir. Ancak, ilgili dönemlerde hesaplanan KDV olarak beyan edilmesi gereken KDV’nin ilave edilecek KDV satırında beyan edilmiş olması halinde bu tutarların da hesaplanan KDV’ye dahil edilmesi gerekir.
Artırımda bulunulan yıl içindeki dönemlere ilişkin verilen beyannamelerin bir kısmında hesaplanan vergisi bulunan, diğer kısmında ise istisna veya tecil-terkin kapsamındaki işlemleri dışındaki nedenlerle (işlemlerinin bulunmaması veya işlemlerinin tamamının verginin konusuna girmemesi gibi) hesaplanan KDV bulunmayan mükelleflerin, vergi artırımı için 6736 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b.3) bendi uyarınca karşılaştırma yapmaları gerekmektedir. Bu mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından matrah artırımı yapmadan KDV artırımından faydalanmaları mümkün değildir.
Bu durumların hepsinde KDV artırım imkanından yararlanmak için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunmak zorunludur. Her üç durumda da hesaplanan KDV’si bulunan dönemlerdeki hesaplanan KDV tutarları toplanır. Bu tutara ilgili yıl için belirlenen oran uygulanmak suretiyle bir hesaplama yapılır. Gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımı tutarlarının %18’i de hesaplanır. Hesaplanan bu tutarlardan hangisi büyükse KDV artırım tutarı olarak dikkate alınır. Tebliğ ekinde yer alan Ek:17’deki bildirim formu kullanılır.
İşletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtianın kayda alınması ile ilgili işlemlerde fatura kesilmesi söz konusu değildir.
- Fon hesabı Ortaklar Cari Hesabına aktarılabilir mi?
Emtia veya makine, teçzihat, demirbaş için pasifte açılan karşılık hesabının, ortaklar cari hesabına aktarılması söz konusu değildir.
Matrah artırımı yapılacak dönemde verilen beyannamelerin tamamında hesaplanan KDV olması halinde gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımı yapılması zorunlu değildir. Gelir veya kurumlar vergisinden matrah artırımında bulunulsa bile karşılaştırma yapılmasına gerek yoktur. Hesaplanan KDV tutarlarının toplamına ilgili yıl için belirlenen oran uygulanmak suretiyle KDV artırım tutarı hesaplanır. Tebliğ ekinde yer alan Ek:14 bildirim formu kullanılır.
Matrah artırımı yapılacak dönemde verilen beyannamelerin tamamında hesaplanan KDV olması halinde gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımı yapılması zorunlu değildir. Bu dönemlerin herhangi birisinde hesaplanan KDV ile birlikte istisna kapsamında işlem bulunması bu durumu değiştirmez.
Hesaplanan KDV tutarlarının toplamına ilgili yıl için belirlenen oran uygulanmak suretiyle KDV artırım tutarı hesaplanır. Tebliğ ekinde yer alan Ek:14 bildirim formu kullanılır.
1 Seri No.lu 6736 Sayılı Kanun Genel Tebliğinin “6-A/4.c” bölümünde, “Teslimleri KDV’den müstesna olan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarla ilgili olarak bu uygulamadan yararlanılması mümkün değildir.” açıklaması yer almakta olup, işletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan ve istisna kapsamındaki emtia, kayda alınamaz. Ancak özel matraha tabi olan işlerde, emtialar için stok düzeltmesi yapılabilir.
İşletmede mevcut olup kayıtlarda bulunmayan emtia ile ilgili beyan edilerek ödenen KDV tutarı, ödendiği döneme ilişkin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilir. Örneğin; Ekim ayı içinde beyan edilerek ödenen KDV, Ekim ayına ilişkin işlemler dolayısıyla Kasım ayında verilecek 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilir. Ekim ayında ödenip, Ekim ayında verilen Eylül ayının beyannamesinde indirim konusu yapılamaz.
Ancak, işletmede mevcut olup kayıtlarda bulunmayan makine, teçhizat ve demirbaşlara ilişkin beyan edilerek ödenen KDV’nin indirimi mümkün değildir.
Evet.
Yıllara sari inşaat işi nedeniyle beyannamelerin bazılarında hesaplanan KDV bulunmayan mükelleflerin KDV artırım imkanından yararlanması için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunması zorunludur. Bu durumda hesaplanan KDV bulunan dönemlerdeki hesaplanan KDV tutarları toplanır. Bu tutara ilgili yıl için belirlenen oran uygulanmak suretiyle bir hesaplama yapılır. Gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımı tutarlarının %18’i hesaplanır. Hesaplanan bu tutarlardan hangisi büyükse KDV artırım tutarı olarak dikkate alınır. Tebliğ ekinde yer alan Ek:17’deki bildirim formu kullanılır.
6736 sayılı Kanun, işletmede bulunmadığı halde kayıtlarda yer alan sadece emtia için düzeltme imkanı sağlamıştır. Hizmete ilişkin bir düzeltme adı geçen kanunda yer almamaktadır.
Eczanelerin stoklarında bulunan ilaçlar için maliyet bedeli üzerinden %4 oranında KDV hesaplanacaktır. Eczanelerin stoklarındaki ilaç dışındaki emtia için gayri safi kar oranı da dikkate alınarak belirlenen bedel üzerinden emtianın tabi olduğu oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanması ve 1 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
KDV’den matrah artırımında bulunulabilmesi için gelir ve kurumlar vergisi artırımı yapma zorunluluğu bulunmayan durumlarda, adi ortaklıkların ortaklarının matrah artırımında bulunması zorunlu değildir.
Ancak KDV’den matrah artırımında bulunulabilmesi için gelir veya kurumlar vergisinden artırım yapılması zorunlu olan durumlarda adi ortaklıkların ortaklarının gelir veya kurumlar vergisinden artırımda bulunmaları zorunlu olup, bu kapsamda adi ortaklığının ortaklarının bu ortalıktan dolayı artırdıkları gelir veya kurumlar vergisi artırım tutarları dikkate alınacaktır.
Sigorta şirketlerinin bütün işlemleri BSMV’ye tabi olduğundan sabit kıymet satışları da BSMV’ye tabidir. Dolayısıyla KDV beyan etme gibi bir durum ortaya çıkmaz.
Ancak bahsedilen sigorta aracıları ise sigorta aracılarının sigortacılık işlemleri dışındaki işlemleri KDV’ye tabidir. Bu işlemlerde sadece işlemin gerçekleştiği dönemde KDV beyannamesi verilmesi gerekir. 6736 sayılı Kanunun KDV matrah artırımına yönelik hükümlerinden sürekli KDV mükellefiyeti bulunmayan sigorta aracıları, sadece mükellefiyet tesis ettirdikleri vergilendirme dönemleri itibarıyla yararlanabilirler. İlgili yıl içinde birden fazla vergilendirme döneminde mükellefiyet tesis edilmiş olması durumunda, sözkonusu dönemlerin aynı yıla isabet edenleri toplanarak tamamı üzerinden ilgili yıl için belirlenen artırım oranı uygulanmak suretiyle KDV artırım imkanından yararlanmaları mümkündür.
Kayıtların düzeltilmesi hususunda 6736 sayılı Kanundan yararlanılmaya devam edilecektir. Ancak tahakkuk eden KDV’nin ödenmeyen taksitlerine 6183 sayılı Kanun kapsamında takibat yapılacaktır.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihi itibarıyla Kanunun kapsamına giren; vergi, resim ve harçlara yönelik olarak bir vergi incelemesine başlanılmış veya takdir komisyonlarından matrah/vergi takdiri istenilmiş ve bu işlemler sonuçlanmamışsa mükellefler, bu işlemlerin sonuçlanmasından sonra Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu durumda, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı olarak başvuruda bulunulması ve ilk taksitin de ihbarnamenin tebliğini izleyen ayda ödenmesi gerekmektedir.
Maddede belirlenmiş sürede başvuruda bulunmayan mükelleflerin madde hükümlerinden yararlanması yasal olarak mümkün değildir.
6736 sayılı Kanun kapsamındaki dönemlere ilişkin olarak 31.05.2016 tarihinden önce elektronik ortamda verilmesi gereken Ba-Bs bildirim formlarının kanuni süresinde verilmemesi nedeniyle kesilecek olan özel usulsüzlük cezaları sistemde yapılan tespitlere istinaden kesileceğinden; sistemde 30.06.2016 tarihinden önce tespit edilmiş olmakla birlikte, vergi dairelerince Kanunun yayımlandığı tarihten sonra düzenlenerek tebliğ edilen veya Kanunun yayım tarihinden önce düzenlenen ancak bu tarihten sonra tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamelerine konu özel usulsüzlük cezaları için Kanunun 4 üncü maddesi hükmünden yararlanılması mümkündür. Dolayısıyla örnek olayda 2017 Haziranında yapılacak tebliğ üzerine Kanundan yararlanılabilecektir.
6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde “b) İlk taksit ödeme süresi içerisinde tamamen ödenmesi hâlinde, fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarı (bu Kanunun 4 üncü maddesine göre fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile birlikte hesaplanan gecikme faizi dâhil) üzerinden ayrıca %50 indirim yapılır.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, yapılandırılan tutarın tamamının ilk taksitin ödeme süresinin son gününe kadar (Kasım/2016 ayı içerisinde) ödenmesi halinde peşin ödeme indirimden yararlanılması mümkün bulunmaktadır. Bu tarihten sonra yapılacak ödemelerde peşin ödeme indiriminden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Kanunun 3 üncü maddesinde Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla davanın bulunduğu safhalar esas alınarak düzenleme yapılmış ve dava açma süresi geçmemiş olan, ilk derece yargı merciinde görüşülmekte olan, ilk derece yargı merciinin kararı üzerine üst yargı mercilerinde görüşülen ya da üst yargı merciinin verdiği onama veya bozma kararları dikkate alınarak yapılandırılacak alacak tutarına yönelik hükümler getirilmiştir.
Yürütmenin durdurulması kararları ise ara karar niteliğinde olduğundan Kanunda bu kararları esas alan bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
6736 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi hükmüne göre, Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla açılmış olan davanın sadece vergi aslına bağlı cezalara (vergi ziyaı cezası) ilişkin olması hâlinde, bu cezaların bağlı olduğu vergilerin, Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olması ya da Kanunun 2 nci maddesine göre ödenmesi şartına bağlı olarak vergi aslına bağlı ceza ve bunlara ilişkin gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir. Bu vergi ziyaı cezasına ilişkin olarak herhangi bir Yİ-ÜFE hesaplanmayacaktır.
Soru konusu olayda Kanunun aradığı diğer şartların bulunması koşuluyla;
• vergi aslı ve asıl alacak üzerinden hesaplanan fer’i alacakların Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olması ve sadece vergi zıyaı cezasına kanuni süresinde dava açılmış olması halinde açılan davadan vazgeçilmesi şartıyla vergi zıyaı cezasının tahsilinden vazgeçilecektir.
• vergi aslı üzerinden hesaplanan gecikme faizi ile vergi zıyaı cezasının dava konusu olduğu vergi aslının ödenmesinin gerekmediği (geçici vergi) bulunmadığı bir durumdan bahsediliyor olması halinde ise gecikme faizine bağlı Yİ-ÜFE’nin Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla vergi zıyaı cezasının tahsilinden vazgeçilecektir.
6736 sayılı Kanunun 2, 3 ve 4 üncü maddelerinden yararlanmak isteyen borçluların Kanunda belirtilen şartların yanı sıra yapılandırmaya konu borçları için dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamalarının şart olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenle, madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların bu yöndeki iradelerini başvuruları sırasında belirtmeleri gerekmektedir.
Dolayısıyla, 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya konu olmayan borçlar için davadan vazgeçilmesine gerek bulunmamaktadır.
Soru konusu olayın mahiyeti tam anlaşılamamakla birlikte dava konusunun vergi dairesinden kurumlar vergisi iadesi talebinde bulunulduğu ve bu talebin reddi üzerine dava açıldığı anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda idari işlemin iptali ile ilgili açılan bu davanın, ödenecek bir vergi veya sair amme alacağı bulunmadığından, Kanun kapsamında yapılandırma ile ilgisi bulunmayacağından davadan vazgeçilmesine gerek bulunmamaktadır.
Diğer taraftan 6111 sayılı Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunulmuş ve ödeme yönünden şartların ihlal edilmiş olması 6736 sayılı Kanundan yararlanmaya engel teşkil etmemektedir.
5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesi uyarınca, dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde süre, mali tatil süresince işlememektedir. Mali tatil nedeniyle uzayan dava açma süresinin son gününün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması durumunda ise dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden itibaren yedi gün uzamaktadır.
Mükelleflerin 6736 sayılı Kanun kapsamında borçlarının yapılandırılması işlemlerinde Kanunun yayımlandığı 19.08.2016 tarihi itibarıyla mevcut hukuki durumlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, mali tatil ve adli tatil dolayısıyla dava açma süresi son günü 7.9.2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzayan vergi/ceza ihbarnamelerine konu alacaklar için (Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olması şartıyla) Kanunun 3 üncü maddesi hükmünden yararlanılması mümkündür.
Vergi mahkemesinin tasdik veya tadilen tasdik kararı üzerine hesaplanmış olan vergilerin Kanunun yayımlandığı tarihten önce kısmen veya tamamen ödenmiş olması hâlinde, Kanun hükmüne göre ödenecek tutar, Kanunun 10 uncu maddesinin onaltıncı fıkrası da dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki açıklamalara göre tespit edilecektir.
6736 sayılı Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık;
• Kanunun yayımlandığı 19/8/2016 tarihinden önce tahsil edilmiş olan tutarlar,
• Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar,
• Kanunun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında belirtilen tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizler,
red ve iade edilmeyecektir.
Ancak, dava konusu yapılmış tarhiyatlara karşılık 6736 sayılı Kanunun yayım tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarların red ve iadesinin yapılabilmesi için, tarhiyatlara yönelik vergi mahkemesince karar verilmemiş olması veya verilen kararın üst mahkemece bozularak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş olması ya da vergi mahkemesince tarhiyatların terkinine karar verilmiş ve 19/8/2016 tarihinden önce taraflardan birine tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
Buna göre, vergi mahkemesinin tasdik kararına göre ödenmesi gereken tutarların tamamının Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olması hâlinde, bu Kanuna göre ödenmesi gereken bir tutar bulunmadığından, Kanundan yararlanılması söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla, vergi mahkemesi kararı üzerine ödenmiş olan tutarların red ve iadesi mümkün değildir. Kısmen ödeme yapılmış olması halinde ise ödenmemiş tutarlar üzerinden Kanundan yararlanılacaktır.
Kanun kapsamında Yİ-ÜFE tutarının hesaplanmasında, 213 sayılı Kanuna göre hesaplanan gecikme faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanan gecikme zammının hesaplama yöntemi ve hesaplama süreleri değiştirilmemekte, sadece aylık gecikme faizi/gecikme zammı oranı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları kullanılmaktadır.
Bu itibarla, Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin geçici vergiye ilişkin yapılan tarhiyatlarda, alacak aslının aranılmayıp sadece gecikme faizi ve vergi cezasının aranılacağı durumlarda, ilgili mevzuat kapsamında gecikme faizinin hesaplanması gereken süre esas alınmak suretiyle Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır.
gib.gov.tr
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.