GİRİŞ:
Verginin amacı kamu hizmetlerini görebilmesi için mali gücü nispetinde vatandaşların anonim ortak katılımını sağlamaktır. Kamu harcamalarının mali kaynağı sağlaması dışında sosyal, sosyoekonomi, istikrar, iktisadi büyümeyi sağlamayı da amaçlamaktadır. Sosyal hukuk devletinin ilkesel amacı gerçekleştirmek toplumsal dengesizlikleri adaletsizlikleri gidermeye yönelik pozitif etkilemesini sağlamaktadır.
Vergilendirmenin amacı kamu finansı için gerekli kaynak sağlamaktır. Bu amacı gerçeklerştirmek için verginin sisteminin milli gelirledeki artışın yansımana imkan verecek pozitif bir gelir elastiğine sahip olmalıdır. [1] Farklı mali gücüne sahip olanlara farklı mali yükümlülük getirilmesi, dikey ve yatay adalet sağlayarak eşitler arası eşit vergi yükünün farklı durumlarda farklı yükümlülükler getirilmesi ilke olarak amaçlanmaktadır. Nitekim Anayasanın 73. Maddesi yükümlülükler başlığında herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre ödemekle yükümlü olduğu ifade edilmektedir. Vergi resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler muafiyet ve istisnanın korunması yetkisi Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir. Verginin korunması ya da aldırılması kanunla esastır. Tebliğ ve içtihadlarla, tüzük ve yönetmeliklerle vergi kanunu ihdas edilemez. Kıyas yoluna gidilemez.
Vergi , harcamaları karşılama yanında gelir dağılımı iktisadi ve sosyal gelişmeyi büyümeyi sağlayan bir amaç ve ilkesi olan kanunluk esasına göre konulan yine kanunluk esasına göre düzenlemesini sağlayan kaldırması ve istisna getirilmesi düşürülmesi kanunluk ilkesine göre yapılır. Verginin yasallığı ilkesi Anayasanın 73. Maddesinin 4. Ve son fıkrasında bir istisna kabul etmiştir. Buna göre yasa bağışlılık istisna ve indirimlerde kesin bir oran saptayacağı yerde alt ve üst bir miktar koymakla yetinebilir bu alt ve üst sınırların içinde ve çerçevesinde kalmak kaydı ile Bakanlar Kuruluna yargı yükümlülüklerinin arasında değişiklik yapmak yetkisi verilebilir .Bakanlar Kurulu yasasının belirttiği aşağı ve yukarı unsurlar içinde yasanın verdiği yetkiye dayalı olarak değişiklik yapabilecektir , bu istisnai durumda vergilerin yasallığı ilkesi alt ve üst unsurların belirlenmesi biçimine dönüşmüş bulunmaktadır. Bakanlar Kurulu bu yetkisini Bakanlar Kurulu kararnamesi ile kullanacaktır.
Vergi uygulamaları usul ve esasları belirleme ilkelerinin kanunluk esası olarak Vergi Usul Kanunu olarak geçer. Kanunun amaçladığı amacı lafzın ne kadar açık ve basit kapsayıcı olacak şekilde metnin olması uygulanma kolaylaylığı hassasiyeti usul yönünden geliştirilmesi gereklidir. Vatandaş vergi lafzın kavramsal anlamıyla vergisel bilinci gelişir. Vergi lafzı ve kavramsal anlamı dışında başka bir anlam ve yorumlama vatandaşı vergiden kaçındırır. Vergi lafzının açık kapsayıcı, uygulama basitliği çağın teknoloji gereklerine uygun anlaşılır bir metin olmasına özen gösterilir. Metnin karmaşası vergisel uygulama kaosuna dönüşür. Modern devletler vergi uygulamalarını basit ve anlaşılır bir şekilde yaparlar. Her vatandaşın rahat anlaması yönünden kolay olmalıdır.
Vergi Hukukunun Anaysa Hukuku ile ilişkisi Çağdaş devletin anayasa ile belirlenen işlemlerini ve görevlerini yerine getirebilmesi için mali olanaklara ihtiyacı vardır bu mali olanakların en önemlisi vergi olduğundan dolayı anayasalarda Vergi hukukunun temel ilkeleri anayasal bir temele kavuşturulmuş bulunmaktadır nitekim 1961 Anayasasında olduğu gibi 1982 de T.C. Anayasasında da Vergi Hukuku ile ilgili temel ilkeler dile getirilmiş bulunmaktadır.
[1] Ateş OKTAR,VERGİ HUKUKU,Türkmen Kitabevi,2006,Syf 15,
Vergi hukuku alanında kamu yararı ile birey çıkarları arasında hadiseler çekişme çatışma olduğundan bunun duyarlı bir dengeye oturtulması gerekmektedir.İşte bu dengenin temel öğeleri anayasada belirtilmiş bulunmaktadır.Denilebilir ki Vergi Hukukunun anayasal bir temele sahip bulunduğu şeklinde özetlenebilir. Anyasal yetki ve hukum ile cizilmiş alanlar içerisende kanun sınırlariı ve içerik anlamıda temel esastir.
A-ANAYASAL AYKIRILIK VE ELEŞTİRİLERİMİZ :
1.BÖLÜM BAŞLIKLI
Vergi Usul Kanununun taslağının 1. Bölümünün 2.Maddesi anayasaya aykırıdır. Çünkü vergiler kanunla konulur, kanunla kaldırılır.İdarinin yorumlaması ile kanun ihdas edilemez.
Nitekim 2. Maddenin b) Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki amaç, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve ile diğer maddeler ve ilgili diğer kanunlarla olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. Şeklinde yazılmaktadır. Oysa vergi kanununun lafzı esastır. Lafzın bağlantıları kurulabilir, yorumlanabilir. Kavramsal anlam ve ifadeler yorumlanabilir. Ancak lafzın yorumlama ve kavramsal anlamda bulunmayan bir uygulama lafzın ruhunda aranması idarenin meclis ve hükümet dışında kanunda ihdaslık yetkisi verilemsi anlamı çıkar. Buda kanunluk ilkesi ve anayasanın ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Kanunu ancak TBMM yapar. TBMM kanun hükmünde kararname yetkisi Bakanlar Kuruluna devredebilir. İdarenin kanun hükmünde kanun boşluklarını doldurma yetkisi yoktur. Kanun lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder cümlesi kanunun lafzı ve kavramsal anlamda bulunmayan konu ile ilgili idarenin kanundaki bağlantı ve yorumlama ile kanunun ruhuna yorumlanamaz. Çünkü kanunda objektiflik esastır. Subjektif olarak yorumlanamaz.Yasa ile düzenleme, verginin temel öğelerinin yasa ile belirlenmesini içerirken, yasaların uygulanması konusundaki idari düzenlemeler, yetki devri kapsamına girmez, çünkü yasanın uygulama alanını çizer. [2] Lafzı ve ruhu ile ifade eder anlamı lafzda yorumlanmayan yasaca sınırları çizen uygulamaların rurhun kavramı ile idarenin meclis ve hükümet yerine geçerek lafzında olmayan hükümleri ruhunda arayarak adeta kanun ihdas eder. Bu durum anayasaya aykırı olduğu gibi evrensel insan haklarına da aykırıdır. Aynı zamanda mükellef üzerinde negatif piskoloji etkisi ekonomik büyüme ve istikrarı zedeleyici güveni yıkıcı bir durum meydana getirir. Dolayısıyla ruh lafzının kanundan çıkarılması gerekir. Vergilerin yasallığı ilkesi vergi yasalarının uygulanmasında vergi yükünün yasanın belirlediği çerçevenin dışına taşırmama gerekir çünkü vergi yükünü yasanın çizdiği çerçevenin dışına taşınacak genişletici bir yorum verginin yasallığı ilkesi ile bağdaşmayacaktır.
2.Maddenin c) Ekonomik, ticarî ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve alışıldık olmayan bir durumun iddia olunması halinde kanıtlama sorumluluğu, bunu iddia eden tarafa aittir.
Maddenin bu bendi net anlaşılır bir anlam bütünlüğü olmadığı gibi ülkenin gelişmesine katma değer yaratan ARAŞTIRMA GELİŞTİRME faaliyetlerinin sonuçları piyasa değerleri maliyet oluşumları klasik ekonomik tetkiklerle izah edilemez. Bugün bilişimin ve teknolojinin en üst seviyeye çıktığını 4. Sanayi devriminden bahs edildiği şu dönemde hergün farklı teknoloji ve buluşların icat edildiği ,parasal değerleri dudak uçuracak derecede olması bunun klasik ekonomik ve ticari ve teknikle izahı mümkün değildir.
[2] Nihal SABAN,VERGİ HUKUKU,Beta Yay,Syf 28,2014
Aynı zamanda mucidin sorgulanması ve sırrının inkişafına neden olabilir. Dolayısıyla ekonomi gelişmeye zarar vermeyecek yönde bu maddenin son cümlesi idareye aittir şeklinde düzenlenmelidir.
2.BÖLÜM BAŞLIKLI
Madde 30 (1) Verginin idarece tarhı; 30. Maddenin 2. Bendinin verginin a) Vergi beyannamesinin kanunî süresi geçtiği halde verilmemiş olması,fıkrasından önce gelmek üzere mükellefi beyana çağrı yapılmasına rağmen beyan vermesinden kaçınması durumunda re’sen tarhiyat yapılması şeklinde düzeltilmesi daha uygun olur. Çünkü mükellefin kanununun hükmüne uyulması yönünde teşvik edilir. Kaçınması halinde cezai tarhiyat esas olur. Geç beyan bildirimi kendisine zaten özel usulsüzlük cezası ile muhatap edilmektedir. Mükellefin Cezai durum ile muhatap edilmesi ödeme güçlüğünü zorlaştırdığı gibi tahsilatıda güçleştirir. Aslolan ceza değildir. Kanuna uyumu vergiye katılımı sağlamaktır. Aynı bölümün madde 30 un ,2. bendinin d) Bu Kanunun 175 inci maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma zorunluluğu getirilen beyanname ve eklerin imzalattırılmamış veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli malî müşavir tasdik raporunun zamanında verilmemiş olması, meslek mensubunun imza zorunluluğunun getirilmesi hukuka aykırıdır. Çünkü bireyin kendi kazanç ve iratlarının beyan edilmesi kişinin kendisini bağlar.Vergiye tabi unsurlar ve verginin hesaplanmasi bakımında gereklı hususlar en iyi mükelef tarafindan bilinebileceği,bu nedenle mükellefin beyanın,vergilendirmeye esas alinmasının daha isabetli olacağımantığına dayalı bir tarh usulüdür. Beyan usulü çağdaş bir tarh usulü olup vergi sistemimize esas itibariyla bu usule dayalı olarak işlemektedir.[3]Ama bir meslek mensubu aracılığı ile gönderme yapabilir. Hesap ve devterleri tutulabilir. Kendisi yükümlü olduğu bir eylemin başka birisinin yükümlülüğüne ihdas edilemez. Vergi kanunlarımızda beyan esastır. Kazanç ve semerenin kimin ne kadar kazandığı, ne kadar sorumluluk altına gireceği kendi eylem ve iradesidir. Bir başkası kendi yerine geçmez. Verginin beyan edilmesi bir yükümlülüktür. Birinci olarak , Bir vergi sorumlusunun söz konusu olabilmesi için bir vergi yükümünün bir diğer değişle devlet ile bir yükümlü arasında oluşmuş bulunan bir vergisel borç ilişkisinin bulunması bulunması gerekir , bir diğer deyişle vergi sorumluluğunun ön koşulu bir vergisel borç ilişkisinin varlığıdır. Tanımın ikinci unsuru , Vergisel borç ilişkisin konusu olan kamusal borcu yerine getirme ödevidir. Vergi borçlusunun ödeme ödevi kural olarak vergi yükümlüsüne düşer dolayısıyla vergi yükümlülüğü ilke olarak vergi sorumluluğunu da içerir.
Ancak kanun metni şöyle düzeltilebilir. Mükellefin beyanına esas muhasebe standartlarına uygun raporlama neticesinde beyanın özü teşkil ettiğine dair mükellefin beyanını sorumlu ve aracılık vasıtası ile gönderilmesi şeklinde düzeltilmesi gerekir.
3 BÖLÜM
ORTALAMA KAR HADLERİ
Serbest piyasa koşullarında devletin müdahaleci olması istenmez. Ticaretin serbest piyasa koşullarıyla rekabet ettiği bir ortamda ortalama kar haddi ile kar edilcek mantığı ve gerçekçiliği yoktur.
[3] Abdurrahman AKDOĞAN, Vergi hukuku ve Türk Vergi Sistemi Gazi kitap yayınlari,2011,syf,62
Piyasa sistemi kendi kurgusu ile karı minimize ve maksimize edilebilir. Her piyasanın oluştuğu rekabet ortamı farklı olduğu gibi ülkenin her yerinde rekabet ve karlılık koşullarıda aynı değildir. Ortalama kar haddi vergisel denetim amacı ile kondu isede bu ekonomik gelişmesine ve ekonomik büyümesine engel teşkil etmektedir. Gelir dağılımına adaletsizliğisağlayabilir. Bu nedenle vergisel sistemin kapsayıcı şeklinde genişletilmesi belge düzeni sağlayacak önlem ve yönteme gidilmesi daha doğrudur.
ALTINCI KISIM
DİĞER ÖDEVLER VE SORUMLULUKLAR
Başlikli Vergi beyannamelerinin imzalanması ve yeminli malî müşavir tasdik raporları Madde 175-
(1) Maliye Bakanlığı;
a) Vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanması zorunluluğunu getirmeye, bu zorunluluğu beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya, vergi beyannamelerinin imzalanma kavramı meslek mensubu mükellef yerine geçmeyi sağlıyor. Bu anayasa ve hukuka aykırıdır. Vergi kanunlarımızda vergi beyanı esastır. Beyanı yapan yasal yükümlülüğü taşır. Kişi hak ve yükümlülükleri anayasaca devredilmez haklardandır. Dolayısıyla anayasanın 10.12.13.14. maddelerine de açık aykırılık söz konusudur. Burada kişi hak ve hürriyetlerine kısıtlama getirilmektedir. Hiçbir kanun anayasanın belirlediği kişi hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakılamaz. Beyanı esas olan beyan sahibinin yükümlülüğü esastır. Meslek mensubu imzalama kavramı ancak lafzın inceleme ve denetim anlamında yorumlanır ki buda kanunun kendi içerisinde çelişkiler meydana getirilmektedir. Ancak kanun metni şu şekilde düzeltilir: Mükellefce beyan edilen verginin konusunu teşkil eden 3568 sayılı kanunla yetki almış meslek erbablarınca muhasebe standartlarına uygun kayıt düzenini esas alan beyanların meslek mensuplarınca elektronik ortamda gönderilmesi zorunludur. şeklinde düzeltilmesi mükelleflerin bilinçli profesyonel meslek erbabından yararlanması sağlanmaktadır. Aynı zamanda idare ile mükellef arasında iletişimi ve yasal uyumluluğu kolaylaştırır. b) Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya, kanunla belirlenmiş istisna koşul ve şartları açık olması bunun bilgisi ve belgesi elektronik ortamda vergi idaresinin sisteminde kayıtlı olduğu halde mükelleflere istisnai teşvikte engelleyici YMM raporunun istenmesini anlamsızlaştırıyor. Vergisel istisna yatırımcı ve tacirler için bir devlet desteği ve teşviğidir. Çağımızın elektronik ortamda tüm bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşılabildiği teyidin kolaylaştığı bir ortamda tasdik adı altında bir sınıf ve zümreye iş ayrıcalığı yapmak anayasaya aykırıdır. Çünkü tasdik bir inceleme ve denetim değildir. Nicelik ve niteliksel bir ölçüm olmadığı gibi sadece bir evrağın fiziksek varlığı teyidi söz konusudur. 1512 Sayılı noter kanunda evrak aslına suret kavramı noterlik kanunumuzla hukuğumuza girmektedir. Dolayısı ile tasdik kavramı bir belgenin aslına uygun kanunca belirlenen yetki verilmiş noterlerce düzenlenmektedir. Bununla ilgili arşivleme ve saklama yükümlülükleri noterlik mesleğine getirilmektedir. YMM için böyle bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla kanun metni anayasaya uygun olarak şu şekilde düzenlenebilir. b) Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak 3568 Sayılı yasada yetki alınmış meslek erbabınca muhasebe usul ve esaslarına göre kayıt ile düzenlenmiş mükellef beyanı ile ibraz edilmesi şartına bağlamaya,uygun şeklinde olması gereklidir.
Aynı kanunun c bendi
c) Vergi kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik ortamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve tasdik konuları itibariyle ayrı ayrı belirlemeye ve uygulatmaya, kanunun b bendinde izah ettiğim gibi tasdik kavramı bir inceleme ve denetim değildir. Tastik bir evrağın fiziksel süretinin asıl suretine uygunluğunun teyididir. Dolayıyla vergi kanunlarında tastik lafzını kullanmanın bir anlam teşkil etmemektedir. Lafzın kavramsal anlamı tastik ve denetimi ifade etmediğini ve yasa koyucunun çizdiği sınırlar ötesinde idarenin sonradan anlam yüklemesinin kanuna başka anlamla yeni bir kanun değişikliği ihdası ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu maddenin şu şekilde düzeltilmesi gerekir Vergi kanunları kapsamındaki mükelleflerin 3568 sayılı kanunda yetki almış meslek erbabı defter kayıdı ve kayda esas alan beyan ve rapor ekleri elektronik ortamda gönderilmesine , işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve rapor konuları itibariyle ayrı ayrı belirlemeye ve uygulatmaya konu teşkil eder. Şeklinde düzeltilmesi yasaya uygun hale gelir.
MESLEK MENSUPLARININ SORUMLULUKLARI MADDE 176-
(1) Bu Kanunun 175 inci maddesine göre beyanname imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensuplarına; imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin doğru olmamasından dolayı kusurlu bulunmaları halinde, bu kusurları nedeniyle kesinleşmiş zıyaa uğratılan 71 verginin % 5’i kadar ceza kesilir; ancak, kesilecek ceza 1.000.-TL’den az, 100.000.- TL’den fazla olamaz.
(2) Sorumluluk aranacak hallerde sorumluluğun uygulanışına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Kanunun bu maddesi anayasaya aykırıdır. Mükellefin beyanlarını imzalamaya ve tastik etme zorunluluğu kişi hak ve özgürlük iradesine engel teşkil etmektedir. Kişi tasarruf edebildiği eylem iradesi dahilindeki işlemlerden sorumludur. Bir başkasınınirade beyanının bir başka kişinin o beyanı beyan etmesi ve sorumluluğu alması suçun şahsiyetlik ilkesinede aykırıdır. Yine tasdik kavramı bir inceleme ve denetim olmadığı için bir sorumluluk da söz konusu olamaz. Sadece bir belgenin fiziksel varlığından belgenin niteliksel ve niceliksel durumundan sorumlu olunamaz. Dolayısıyla bu kanun başta anayasa evrensel hukuka aykırıdır. Bu kanunun yasaya uygun hali ancak şu şekilde lafzı değiştirilebilir: bu kanunun 175. Maddesine göre defter ve kayıtları usulüne göre kaydeden 3568 sayılı kanunda yetki almış meslek erbabı , 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yetki almış bağımsız denetçiler vereceği raporların doğruluk güvencesi verdiği firma ve kuruluşların cirolarının % 2 oranında mali sorumluluk sigortası ile beraber raporları ilgili vergi dairelerine verirler. Modern devlet vatandaşı ile uyuşmazlık içerisine girmez. Kamu kaynaklarının doğru akışının güvencesini sağlar ve buna göre sistemler oluşturur. 660 sayılı kanun hükmünde kararname ile kurulmuş kamu gözetim kurumunun yetkilendirilmiş bağımsız denetçilerin finansal ve mali tabloların doğruluk güvencesini teyit edeceği meslek erbaplarından yararlanması gerekir. Bu meslek erbapları verecekleri raporlarında inceleme esnasında herhangi bir vergi kaybı veya vergisel bir hata doğarsa raporun ekindeki mali sorumluluk sigortasından tahsil edilir. Dolayısıyla kamu kaynakları güvence alınmış olur.
SONUÇ
Toplumlar tarih içerisinde gelişim sağlarlar. Gerek ekonomik gerek sosyalalanda sağlanan her değişim, kendisiyle beraber yeni kurallara da ihtiyaç duyulacaktır. Çağımızda gelişen bilim ve teknoloji toplumsal ve ekonomik ve sosyal hayatta yenikolaylıklar yeni işlevler kazandırmıştır. Eski kural ve yöntemlerle yeni teknolojilereadaptasyonda sorunlar doğurur. Yasa ve kanunlar toplumların gelişimi ve bilinçlenmesiyle işlevsiz halde kalırlar. Toplumlar bilinçleşince kendi bilincin gerisinde kalan yasal ve kanunların hukuksal ve ahlaki meşruiyeti kaybederler. Meşruiyeti kaybetmiş kural ve kaideler toplumsal ahlakı zedeler. Otoriteye güvenKaybeder.[4]Kanun koyucunun yerine idare kendisini koyamaz kanun ruhu lafzinda kanun anlamlanıdırılamadığı konu ve mevzuatlar idarece kanun koyucu yerine kendi koyarak yorum yoluylada olsa kanun niteliklı gerekli işlemleri ihdas edşilemez.Brokirasi güç siyasi guç alanı daraltamaz.Meslek mensubun vergi sorumlusu yerine geçemez.bu kanun taslağinda meslek mensubu vergi sorumlusunun ödevleri yüklenmektedir. Bu anayasaya ve hukuka aykırıdir. Devletin vergisel yükümlüğü hepsini kapsar vatandaş, vatandaş olmayannida kapsar dolaysiyle vergi uygulama kanunlarimiz evrensel hukuk kiriterlere uygunluğu ekonomimizi büyümesini sağlar. Kanunla hiçbir gurup ve meslek ayricaliğı tanımlanamaz. Bazi mesleklere iş alani açmak için kanunu hukuksal uyumluğunu zorlanmasi çağdaş devlet ilkesine bağdaşmadiği gibi anayasamiza aykırıdir. Henuz cezayi durum mahkemece veya idarece kesinlik kazanmadiği durumda teşhiri hukuksuzdir. Vergi kanunlarin uygulanmasi bir sistemsel uygulam olup kapsam alanı ve çağin uygun koşuları gereklerine cevap verecek şekilde olması gerekir.
VUK TASLAĞINDA DÜZELTİLMESİNİ İSTEDIĞIMIZ KANUN MADELERİNİ AŞAĞDAKİ ŞEKİLDE ÖNERMEKTEYİZ
1. BÖLÜM
2. Maddenin b) Vergi kanunları lafzı ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki amaç, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve ile diğer maddeler ve ilgili diğer kanunlarla olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır
2. Maddenin c) Ekonomik, ticarî ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve alışıldık olmayan bir durumun iddia olunması halinde kanıtlama sorumluluğu, vergi idaresine aitir.
[4] Abdurrahman FİLİZ ,YMM unvanı ve Turmob Ahlak ve hukuk meşruıyet sorunu,www.dt-audit.com.sorunu,syf,6 2016
ESEN TARH BAŞLIKLI
MADDE 30
30. MADDENİN 2. Bendinin verginin a) fıkrasından önce gelmek üzere Vergi beyan suresinde vermeyen mükellefi beyana çağrı yapılmasına rağmen beyan vermesinden kaçınması durumunda re’sen tarhiyat yapılması
30. madde 2. Bendin d fikrasi d)Mükellefin beyanına esas muhasebe standartlarına uygun raporlama neticesinde beyanın özü teşkil ettiğine dair mükellefin beyanını sorumlu ve aracılık vasıtası ile gönderilmemesi
ALTINCI KISIM DİĞER ÖDEVLER VE SORUMLULUKLAR
MADDE 175
a) Mükellefce beyan edilen verginin konusunu teşkil eden 3568 sayılı kanunla yetki almış meslek erbablarınca muhasebe standartlarına uygun kayıt düzenini esas alan beyanların meslek mensuplarınca elektronik ortamda gönderilmesi zorunludur
b)
Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak 3568 Sayılı yasada yetki alınmış meslek erbabınca muhasebe usul ve esaslarına göre kayıt ile düzenlenmiş mükellef beyanı ile ibraz edilmesi şartına bağlamaya,
C)
Vergi kanunları kapsamındaki mükelleflerin 3568 sayılı kanunda yetki almış meslek erbabı defter kayıdı ve kayda esas alan beyan ve rapor ekleri elektronik ortamda gönderilmesine, işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve rapor konuları itibariyle ayrı ayrı belirlemeye ve uygulatmaya konu teşkil eder.
176. MADDE
175. Maddesine göre defter ve kayıtları usulüne göre kaydeden 3568 sayılı kanunda yetki almış meslek erbabı , 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yetki almış bağımsız denetçiler vereceği raporların doğruluk güvencesi verdiği firma ve kuruluşların cirolarının % 2 oranında mali sorumluluk sigortası ile beraber raporları ilgili vergi dairelerine verirler.
Saygılarımla
Abdurrahman FİLİZ
BD&SMMM
[1] Ateş OKTAR,VERGİ HUKUKU,Türkmen Kitabevi,2006,Syf 15,
[2] Nihal SABAN,VERGİ HUKUKU,Beta Yay,Syf 28,2014
[3] Abdurrahman AKDOĞAN, Vergi hukuku ve Türk Vergi Sistemi Gazi kitap yayınlari,2011,syf,62
[4] Abdurrahman FİLİZ ,YMM unvanı ve Turmob Ahlak ve hukuk meşruıyet sorunu,www.dt-audit.com.sorunu,syf,6 2016
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.